ERDOĞAN UYAP’I KAPATIYOR MU?
Bir toplumu hayal ediniz! Gözleri var ama görmüyorlar, kulakları var ama işitmiyorlar, beyinleri var ama hipnoz olmuş düşünmüyorlar. Kendilerine ne sunuluyorsa onu alıyorlar. Alternatifleri değerlendirip, çözüm yolu aramıyorlar. Eleştiri ve sorgulama getirmiyorlar. Kendi gündemleri yok, başkasının yaptığı gündemi takip ediyorlar. Doğaldır ki böyle bir toplumu yönetmeniz de kolay olacaktır. İstediğiniz gibi yönlendirebilirsiniz.
Maalesef günümüz Türkiye toplumunun düştüğü hal işte bu. Toplumun DNA’sını çözen R. T. Erdoğan, adeta aile çiftliği ya da şirketi formatında koca 80 milyonluk ülkeyi rahatlıkla yönetmeye devam etmektedir.
Halkını tanıyan Erdoğan ilk önce bir gündem ortaya atar, oluşan tepkileri ölçer ve devam eden günlerde nihai amacını gerçekleştirir. Diğer bir ifadeyle alıştıra alıştıra halka isteklerini kabul ettiriyor. Tıpkı soğuk/ılık su kazanına konulan ve yavaşça ısıtıldığından durumu fark etmeyip sıçramayan kurbağaların ölmesi gibi halk, bu yöntemle reaksiyon gösteremez hale geliyor.
Bu yöntemi sık sık kullanan Erdoğan, yine kısa bir süre önce hiçbir neden yokken ortaya bir UYAP gündemi atmıştı. 12 Ocak 2018 günü katılmış olduğu “Adalet Şurası”nda şunları söylüyordu:
“UYAP gibi çok önemli bir teknolojiyi, mekanizmayı maalesef bu bir öz eleştiridir, FETÖ’cülere kaptırdık. Bu ağı, orayı o kendi sinsi emelleri için çok acımasız kullandılar ve oradan da gerçekten en büyük zulmü icra ettiler.”
Bir sebep olmadığı halde Erdoğan’ın bu ani açıklaması şüphe oluşturmuştu. Erdoğan, neden bu açıklamayı yapmaya ihtiyaç duymuştu? Kendisi, şayet durup dururken ilgisiz bir konu ortaya atıyorsa mutlaka bir sonraki hamlesi gelecektir ama acaba nihai amacı neydi?
Tabi ki bu nihai amacını sorgulamak halktan ya da muhalefetten beklenmiyordu. Erdoğan, bu gündemi ortaya atarken halkın düşünmeyeceğini, eleştiri getirmeyeceğini biliyordu fakat yine de oluşabilecek ani tepkileri önceden görmek ya da yumuşatmak istiyordu.
Nitekim Erdoğan bu görüşü ileri sürdükten sonra, beklenildiği gibi kimseden bir tepki gelmedi.
Kimse sormadı; UYAP üzerinden nasıl bir zulüm icra edilmiştir? Normalde hukuksuz, kanunsuz adli bir zulüm yapacaksanız, bunu gizli yaparsınız, bütün delillerin kaydedildiği ve tüm taraflara açık olan UYAP üzerinden o zulmü yapamazsınız.
Kimse sormadı; UYAP projesine ne zaman başlanıldı, sistem ne zaman faaliyete geçti, başkanı kimdi, yönetimi kimdeydi? UYAP Projesi ile ilgili ilk adımlar, AKP’nin iktidar olmasından önce 1998 yılında atılmış, 2005 yılında idari ve adli birimler tarafından kullanılmaya başlanmıştır. UYAP’ın kurulmasında emeği geçen tüm hâkimler 17-25 Aralık 2013 öncesi ve sonrası tamamen tasfiye edilmişlerdir. UYAP’ın aktif faaliyetinden bu yana AKP’li Adalet Bakanı ve AKP’li hâkimler yönetiminde görev almışlardır.
Kimse sormadı; 2013 yılında yapılan bir protokol ile bağımsız bu yargı sisteminin bağlantısı neden MİT ile paylaşıldı?
Kimse sormadı; 17/25 Aralık, MİT Tırları, İzmir Gümrük Yolsuzluğu, Selam Tevhid, Balyoz, Ergenekon ve diğer birçok soruşturma delilleri UYAP sisteminde kayıtlı olduğu için acaba bunlar mı silinmek isteniyor?
Kimse sormayınca, biz Erdoğan’ın bu konuşmasını tahlil etme gereği duyduk ve “Erdoğan UYAP’ı Neden Gündem Yaptı” başlıklı bir yazı ile sorulara cevap bulmaya çalıştık.
Acaba Erdoğan’ın UYAP ile ilgili gerçek amacı ne idi? 06/03/2018 tarihine kadar yazımızdaki tahlillerden en az bir tanesinin tutabileceğini düşünürken, anılan tarihte Erdoğan’ın bu husustaki gerçek niyetini dışa vurmasıyla hayal kırıklığına uğradık. Bir kez daha Erdoğan kazanmıştı ve tahminlerimiz tutmamıştı.
Yargıtay’ın 150. Yılı Sempozyumu’nda konuşan Erdoğan şunları söylüyordu: “Pek tasvip etmiyorum ama UYAP ile adliyeleri birbirine bağlayarak yapılan işlemler rahatça takip ediliyor. Bana göre çokça sıkıntılarını açıkça görüyoruz. Keşke bu şekilde değil de klasik sistemde bu iş geç de olsa yürüse daha adil olarak tecelli etseydi. UYAP’ta FETÖ’nün bu tezgahı iyi kurmuş olması, özeleştiri olarak söylüyorum. Biz de bu oyuna geldik. Geç gelen adalet, adalet değildir. Elimizden gelen çabayı göstermeye devam edeceğiz.”
Aklımızın köşesinde bile geçmemişti Erdoğan’ın amacının UYAP’ı kapatmak olacağı! Çünkü Türkiye’nin saygın yegâne milli projesiydi. Ulusal ve uluslararası pek çok ödül almıştı. Yıllarca eğitim verilmişti ve tüm yargı camiası ile vatandaşlar alışmıştı bu sisteme. Hızlılığı da ayrıca önemliydi.
Peki, Erdoğan’ın UYAP’ı kapatma gerekçesi haklı mı? Cümle cümle çözelim:
Erdoğan; “UYAP ile adliyeleri birbirine bağlayarak yapılan işlemler rahatça takip ediliyor.” diyor, hızlılık ve şeffaflıktan korkuyor.
Erdoğan; “Bana göre çokça sıkıntılarını açıkça görüyoruz.” diyor ve sıkıntıların neler olduğunu belirtmese de, UYAP’a müdahalenin zor olduğunu, delillerin kayda girmesi nedeniyle silinmediğini, hakkındaki eski aleyhe belgeleri bir türlü yok edemediğini, davadan sonra kamuoyun ve tarafların her aşamadan bilgi sahibi olduğunu dile getiriyor.
Erdoğan; “Keşke bu şekilde değil de klasik sistemde bu iş geç de olsa yürüse daha adil olarak tecelli etseydi.” diyor ve UYAP’ı kapatmak istediğini söylüyor. Böylece, kamuoyundan gizli, sadece ilgili hakim ve savcıya talimat verilerek ve belgeler yok edilerek ya da değiştirilerek adalet daha iyi tecelli edecektir (!). Eskisi gibi arşivlenmiş ve tozlanmış, yıllara yayılmış milyonlarca dosya da cabası.
Erdoğan; “UYAP’ta FETÖ’nün bu tezgâhı iyi kurmuş olması, özeleştiri olarak söylüyorum.” diyor ve UYAP yönetimi kendisinde bulunduğu için özeleştiri yapıyor. Peki FETÖ’nün kurduğu tezgah ne? Şeffaf, denetime açık, işlemleri elektronik kayda geçtiği için hiçbir hâkimin delil karartması yapamayacağı sistemi kurmak.
Erdoğan; “Biz de bu oyuna geldik.” diyor ve başta 17-25 Aralık olmak üzere hakkındaki tüm bilgi ve belgelerin silinmemek üzere UYAP’a aktarılmasından şikâyetçi oluyor.
Erdoğan; “Geç gelen adalet, adalet değildir. Elimizden gelen çabayı göstermeye devam edeceğiz.” diyor ve klasik yönteme dönülerek adaleti gerçekleştireceğini ifade ediyor. Yani UYAP ile bir dakika içerisinde sabıka kaydı ve nüfus kaydı ile diğer mahkeme ve kurumlardaki ilgili belgeleri almanız mümkünken, klasik sistemle üst katınızda bulunan Nüfus Müdürlüğüne müzekkere yazıp üç ay sonra nüfus kaydını alacaksınız. Diğer bilgi ve belgelerden bahsetmeye bile gerek yok.
Erdoğan’ın gerekçeleri yerinde olmadığına göre amacı ne? Amacı artık açık! UYAP’ı kapatmak. Bu suretle öncelikle şu ana kadar aleyhindeki kayıtlı tüm bilgi ve belgelerden kurtulmuş olacak. İkinci olarak, klasik yöntemde hâkim ve savcıya daha kolay talimat verebilecek. Üçüncü olarak, zincirleme denetim ve silinmez kayıt olmadığı için dosyaya istediği şekilde müdahale edebilecektir. Delilleri rahatlıkla karartıp, ortadan kaldırabilecektir.
Nihayetinde, yargı çevresi ve halktan tepki gelmemesi halinde, Erdoğan tarafından terör üyesi ilan edilen ülkenin yegâne milli kuruluşu UYAP, yakında kapatılıp, diğer değerli üyeler gibi müebbetten cezaevine atılacaktır. Böylece, zaten kötürüm olan yargının mutlak anlamda Erdoğan’a bağlanması sağlanmış olacaktır.