TURKISH WRITINGSUncategorizedWeiser NİCHT

HİZMET HAREKETİ VE DİKTATÖRLÜK ÇATIŞMASI

Weiser NİCHT (Adı sanal, kendi gerçek sürgündeki Türkiye Cumhuriyeti Yargıtay Üyesi)

1.     Demokrasi ve Hukuk Düzeninde Hizmet Hareketi

Tarihin başlangıcından itibaren bugüne değin yaşanmış tecrübelere göre, insanlar için en ideal yönetim şekli hukukun üstünlüğüne dayalı demokrasidir. Ki buna ‘demokratik toplum düzeni’ denmektedir. Bu düzen hakkında, asırların acı, kan ve gözyaşı birikiminden sonra, olmazsa olmaz ilkeler, şartlar, esaslar belirlenmiş ve çerçeveye alınmıştır.

Demokratik toplum düzeninin en belirgin vasıfları, ifade özgürlüğü, basın özgürlüğü, haberleşme özgürlüğü, çoğulculuk, çok renklilik ve çok seslilik, azınlıkların haklarının ve değerlerinin korunması, çoğunluğun tahakkümünün önlenmesi, farklılıkların zenginlik olarak bilinip korunması ve geliştirilmesi, özel hayatın ve aile hayatının gizliliği, kişiliğin dokunulmazlığı ve buna bağlı gerçekleştirilmesi ve geliştirilmesi hakkı, gösteri ve toplantı yapma hakkı, örgütlenme hakkı, vakıf ve dernek kurma hakkı gibi haklarla ve özgürlüklerle donatılmış olmasıdır.

Bunların yanı sıra, yine demokratik toplum düzenin gereği olarak, yasama-yürütme ve yargı kuvvetlerinin birbirinden ayrı ve bağımsız çalışması, yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı, suçların ve cezaların fiilin tahakkukundan önce kanunla belirlenme zorunluluğu, masumiyet karinesi, buna karşılık herkesin kanun önünde eşitliği ve hiç kimsenin masumiyetinin önceden sabitlenmemesi, suçların ve cezaların şahsiliği gibi kavramlar ve müesseseler hayati önemi haizdir.

Bu çerçevenin zorunlu sonucu olarak, hiç kimse masum olduğunu ispatlamak zorunda değildir. Çünkü kural ve karine zaten kişinin masum olmasıdır. Bunun aksini iddia eden ispatlamalı ve delillerini, bulgularını ortaya koymalıdır. Türkiye’de son beş yıldır yaşananlar hakkında sağlıklı ve doğru sonuca ulaşabilmek için bu çerçevenin sürekli göz önünde bulundurulması gerekir.

Hizmet Hareketi masumiyetini ispatlamak zorunda değildir; zaten masumiyeti karinedir. Dahası insanlık için bütün dünyada ürettiği değerler, yetiştirdiği nesiller, bilhassa eğitim, yardımlaşma ve dayanışma alanlarında yaptığı eserler ve çalışmalar, dinler arası diyalog, ihtilafların, çatışmaların önlenmesi, topyekûn barış ve huzur içinde bütün dünya milletlerinin kalkınması, huzur ve refaha kavuşması ve benzeri konular için ürettiği birikim ortadadır.

2.     Hizmet Hareketinin Yapısı ve Faaliyetleri

Hizmet Hareketi cehalet, fakirlik ve ihtilafla mücadele maksadıyla gönüllülerin bir araya geldiği camia olarak tanımlanabilir[1]. Hareketin lideri Fethullah Gülen’in sohbetlerini, vaazlarını dinleyerek etkilenen ve tavsiyelerine uyan insanlar, bilhassa eğitim ve kalkınma ile dinler, kültürler ve medeniyetler arası kaynaşma konularında çok çeşitli faaliyetler yürütmekte, müessesseler işletmektedirler. Hareketin üç temel alanda dünya çapındaki faaliyetleri insanlığın geleceği, huzuru ve refahı için oldukça önemli ve dikkat çekicidir.

2.1. Eğitim ve Kültür

Hizmet hareketi üç temel problem olan cehalet, fakirlik ve ihtilafla mücadelenin öncelikle eğitimle mümkün olabileceğinden hareketle faaliyetlerini bu alandan başlattığı gibi en fazla emek, sermaye ve mesaisini hep bu alana harcamaktadır. 1970 lerin ortalarından itibaren Türkiye’nin İzmir vilayeti ve Ege Bölgesinde öğrenci evi, yurt ve özel okullar hizmete sunarak işe koyulan Hizmet 1990 lardan itibaren yurt dışına açılmıştır. Bu günlerde dünyanın 180 e yakın ülkesinde iki bine yakın eğitim kurumu, yirmiden fazla üniversitesiyle her renkten, ırktan, dinden, dilden gençliğe eğitim vermektedir. Üstelik bu müesseselerin hemen hepsi kısa sürede bulundukları ülkenin, bölgenin en başarılı kurumları haline gelmekte ve pek çok ödülle vitrinlerini donatmaktadırlar. Başta bilim olimpiyatları olmak üzere dünyanın önde gelen bilim ve teknik temalı yarışmalarında isimleri hep üst sıralarda yer almaktadır.

Bu göz alıcı başarının talebi ve rağbeti artırması nedeniyle çoğu yerde okullara giriş imtihana ve yarışmaya bağlıdır. Ve yine bu nedenle hemen her yerde daha fazla okul ve hizmet talebi gelmektedir. Mesela Afrika Birliği ile Afrika’da 1.000 okul açılması için anlaşma imzalanmıştır[2]. Son 5 yıldır Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından soykırıma varan cadı avı uygulamalarına rağmen, dünya çapındaki bu teveccüh ve rağbet devam etmektedir.

Hizmet Hareketi’nin en az eğitim kadar dikkat çeken yatırımları ve faaliyetleri kültür alanındadır. Daha doğrusu Hizmet mensupları eğitimi kültürle alaşımlı bir harmoni halinde sürdürmektedirler. Bu kapsamda en önemli faaliyetleri, “Dünyanın Renkleri-Colors of The World” mottosuyla her yıl düzenlenen ve geleneksel hale gelen Uluslararası Dil ve Kültür Festivali’dir. Bu festivallerde her ülkenin kendi geleneklerinin, dilinin, folklorunun, kültürünün tanıtılması ayrıca ve özellikle önemlidir. Dünya kültür mirasının korunması, geliştirilmesi, gelecek nesillere aktarılması ve bütün dünya milletlerinin barış içerisinde bir arada yaşayabilmesi için bunun değeri ve önemi yadsınamaz.

Eğitim başlığı altında bir başka önemli icraat da akademik ve bilimsel faaliyetler ile yaşayan toplumun güncel problemlerine interaktif katılımla çareler üretme gayretleridir. Bu konuda Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın (GYV) faaliyetleri bilhassa kaydedilmelidir. GYV Türkiye’de en soldan en sağa kadar düşünce yelpazesinin bütün renklerinde veya dilimlerindeki uzmanları, bilim insanlarını, aktivistleri, sanatçıları bir araya getirerek ülkenin, toplumun veya insanlığın problemlerine çözüm için pek çok panel, konferans, seminer, sempozyum gibi aktiviteler düzenlemiştir. Zamanla bunlar ‘Abant Platformu’ veya ‘Abant Toplantıları’ unvanıyla meşhur olmuş ve gelenek haline gelmiştir. Her yıl yeni ve ayrı bir mesele bütün teferruatıyla ele alınmış, sonucunda topluma, kamu kurumlarına, bilim camiasına, insanlığa ve ilgili bütün muhataplara çözüm önerileri, teklifler, bulgular, görüşler kamuoyuna sunulmuştur. Sonradan bunlar kalıcı eser haline de getirilmiştir.

2.2. Kalkınma ve Fakirlikle Mücadele

Hizmet Hareketi nazarında eğitimin ardından en fazla üzerinde durulan alan kalkınma ve fakirlikle mücadeledir. Bunun için de bir taraftan dünya ticaretinin geliştirilmesine gayret edilmekte, diğer taraftan da yoksul bölgelere ve topluluklara yardım eli uzatılmaktadır. Bu konuda Hizmet’in öne çıkan üç kurumu, Kimse Yok Mu Derneği ile TUSKON ve Bank Asya özellikle anılmalıdır.

Kimse Yok Mu Derneği Türkiye’de kuruldu. 2007 de Bakanlar Kurulu kararı ile kamu yararına faaliyette bulunan dernekler arasında sayılmış, BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi (ECOSOC) Danışman üyeliğine kabul edilmişti. Cadı avı kapsamında kapatılana kadar bu unvanlarını sürdürdü. Dernek, mesela Afrika’da dört sene içinde 3.000’inden fazla kuyu açtı[3]. Erdoğan 2011 Ağustos’unda, televizyon programına telefonla bağlanarak Kimse Yok Mu Derneği’nin yardım kampanyasını desteklemiş ve vatandaşları yardım yapmaya çağırmıştı[4].

Hizmet’in, Kimse Yok Mu Derneği veya irili ufaklı benzer kuruluşları ve oluşumları vasıtasıyla, bundan başka dünya çapında gıda yardımı, giysi ve kıyafet yardımı, Müslümanların oruç tuttuğu Ramazan ayında gıda paketi yardımı, Kurban Bayramı’nda et dağıtımı gibi pek çok faaliyetleri de vardır.

Hizmet gönüllülerinin öncülüğünde kurulan Türkiye İş Adamları ve Sanayicileri Konfederasyonu (TUSKON), 2006-2013 arasında 19 Dünya Ticaret Zirvesi gerçekleştirdi, 40 bini yerli, 30 bini misafir 70 bin iş adamını ticaret yapmak için birbiri ile buluşturdu[5].

Dünya ekonomisine katkı sağlama ve ticaretin geliştirilmesi konusunda önemli hizmetler veren bir başka Hizmet müessesesi de Bank Asya’dır. Cadı avı kapsamında Hükümet tarafından el konulacağı 2015 Mart ayına kadar Türkiye’nin en güçlü bankaları arasında faaliyetini sürdürdü[6].

2.3. Hoşgörü, Diyalog ve Barış

Hizmet felsefesine göre eğitim ve kalkınmayı taçlandıracak olan herkesi kendi konumunda kabul etme, sonrasında herkesle diyaloğa geçme ve karşılıklı değerlerin paylaşılmasıdır. Nihayetinde bunun doğal sonucu, dünya üzerindeki bütün toplumların iletişim ve etkileşim halinde bir harmoni oluşturarak huzur ve barış içende yaşamalarıdır.

Hizmet Hareketi’nin bu sahadaki karnesi de en az diğer ikisi kadar göz alıcı başarılarla doludur. Bu konuda Fethullah GÜLEN Hocaefendi’nin 09.02.1998 tarihinde Papa ile yaptığı görüşme bilhassa belirtilmelidir. Sayın GÜLEN bu görüşmede ‘Müslümanlar, Hıristiyanlar ve Yahudilerin, hiçbir kısıtlama, hattâ vize dahi olmaksızın serbestçe ziyaret edebilecekleri uluslararası bir bölge ilan etme; Üç büyük din mensuplarının iş birliğiyle ilki ABD’de olmak üzere, muhtelif başkentlerde konferanslar düzenleme; Harran’da üç büyük dinin ihtiyaçlarını temin edecek bağımsız bir üniversite kurma ve İslâm ve Hıristiyan dünyasıyla öğrenci değişimi sağlama’ teklifinde bulundu[7]. Hizmet ile Vatikan arasındaki insanlığın ortak geleceği konusunda iş birliği ve yardımlaşma bu görüşmeden sonra devam etmiş ve etmektedir.

Dil ve Kültür Festivallerinin bu başlığa bakan yönü, GYV nın dünya çapındaki çalışmaları, Hizmet bünyesindeki üniversitelerin bu gayeye matuf faaliyetleri de ayrıca belirtilmelidir.

3.     Hizmet Hareketinin Teröre Bakışı

Hizmet Hareketi ilk günden bu yana yukarıda özetlenen cehalet, fakirlik ve ihtilafla mücadele hedeflerine ulaşabilmek için daima ‘müsbet hareket’ düsturu ile ve hukukun içinde kalarak mücadele yolunu benimsemiştir. Bunun en önemli göstergesi de, özellikle son üç yıldır soykırım boyutuna varan zulüm ve hak ihlallerine rağmen hukuk dışı hiçbir uygulamaya girişmemeleridir. Öyle ki bu konuda, soykırım suçlularının, Hizmet mensubuymuş gibi davranarak işledikleri eylemlere karşı bile dikkat etmektedirler.

Pek çok Müslüman aydının, akademisyenlerin ve siyaset camiasının İslamiyet’in demokrasi ile bağdaşıp bağdaşmayacağı konusunda şüpheler ortaya koyduğu, hatta karşı çıktığı dönemde, Fethullah Gülen açıkça demokrasi ve hukukun üstünlüğünden yana tavır almıştır. 29/06/1994 tarihinde Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı’nın kuruluş gecesindeki konuşmasında “demokrasiden geriye dönüş yok” demişti[8]. Sayın Gülen 15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsünün ertesi günü basına ilk demecinde bu beyanına değinerek, şimdiki hükümet çevrelerinin o dönemde bu söyleminden dolayı kendisini eleştirdiklerini hatırlatmıştır[9]. Fethullah Gülen Hocaefendi bu düşüncesini farklı zamanlarda ve mekanlarda, değişik vesilelerle sürekli ve defalarca tekrarlamış, hep demokrasi ve hukukun üstünlüğü vurgusu yapmıştır.

Fethullah Gülen’nin net tavırlarından birisi de canlı bomba eylemleri ve ABD 11/09/2001 İkiz Kuleler saldırısı[10] veya benzer canlı bomba eylemleri hakkındaki görüşleridir. Gülen, pek çok masum insanın hayatına mal olan ve Müslümanlara veya Müslümanlığa mal edilen her eylem sonrası, gecikmeksizin hep aynı cevap ve tepkiyi vermiştir: “Müslüman terörist, terörist de Müslüman olamaz”[11]

Gülen, hukukun üstünlüğü ve insan hakları[12], cumhuriyet[13], laiklik[14], devlet ve şeriat[15], demokrasi[16], siyaset[17], cihad, terör ve canlı bomba eylemleri[18] gibi kavramlar, konular ve uygulamalar hakkında fikirlerini açıklıkla 50 yıldır hem vaaz ve sohbetlerinde hem de medyada defalarca dile getirmiştir. Görüşlerinde baştan sona hiçbir sapma ve değişiklik de görünmemektedir.

4.     Fethullah GÜLEN ve Kaziyye-i Muhkeme

Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 31/08/2000 tarih ve 192-141 sayılı iddianamesi ile Ankara 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesi’ne (DGM), ‘terör örgütü kurmak ve yönetmek’ iddiası ile 3713 sayılı Kanun 7/1-1 gereği cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmış; 2 Nolu DGM yeni çıkan 4616 sayılı Kanun 1/4 gereği ‘kamu davasının kesin hükme bağlanmasının ertelenmesine’ karar vermiştir. Yerel savcının itirazı 1 Nolu DGM tarafından da reddedilip erteleme kararı kesinleşmiştir. Bu arada 4928 sayılı Kanun’la 3713 sayılı Kanun’da yapılan değişiklik üzerine sanık müdafii 07/03/2006 tarihli dilekçe vererek müvekkilinin beraatına karar verilmesini talep etmiştir. Dosya Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi (AğCM) tarafından ele alınmış, yapılan uyarlama yargılaması sonucu Esas No: 2000/124, Karar No: 2003/20 sayılı kararla beraata hükmedilmiştir.

Hükmün gerekçesinde “sanık ve ilişkilendirildiği kuruluşların anayasal düzeni değiştirme amacının sabit olmadığı, sanığın bu hususa yönelik açık bir beyan ve ikrarının bulunmadığı, böyle bir amacının olduğu iddiasının yorum ve çıkarsamalara dayandığı, bu amacın varlığının kabulü halinde dahi cebir ve şiddet yöntemlerini benimsediği, cebir şiddet kullandığı ve bu konuda müstakil suç teşkil eden herhangi bir eylemde bulunduğunun tesbit edilmediği, bu hususta delil bulunmadığı, aksine devlet yanlısı tutumu nedeniyle dini motifli radikal terör örgütleri tarafından dahi tehdit edildiği, … bu haliyle 3713 sayılı Terörle Mücadele Yasasının 1. maddesinde tarif edilen şekilde bir terör eylemi ve terör örgütünün bulunmadığı, dolayısıyla yasanın 7/1. maddesinde belirtildiği şekilde örgüt kurmasının ve yönetmesinin de söz konusu olmadığı sonucuna varılmıştır” denilmiş ve “3713 sayılı Yasada 4928 sayılı Yasa ile yapılan değişiklik dikkate alınarak, dosya kapsamı ve yapılan yargılama neticesinde sanık F…… G….’ in sübut bulmayan ve unsurları oluşmayan atılı suçtan BERAATINA..karar verilmiştir.”

Hüküm yerel Cumhuriyet savcısı tarafından temyizi edilmiştir. Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 05/03/2008 tarih ve 60083-1328 sayılı ilamıyla karar onanmıştır. Bu kez Yargıtay Cumhuriyet Savcılığı’nın itirazı üzerine dosya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na (CGK) gelmiş; CGK 28/11/2001 tarih ve Esas No: 2008/82, Karar No: 208/181 sayılı ilamı ile “uyarlama yargılaması statü ve kuralları itibariyle usulen kabulüne olanak bulunmadığından, vaki itirazın ve konu hükmün sair yönleri incelenmeksizin itirazın reddine karar” vermiştir.

Bu durumda, hukuk ve yargılama bilimi gereği, en azından iddianame tarihi olan 31/08/2000 tarihinden önceki eylemler bakımından beraata ilişkin kazıyye-i muhkeme, yani kesin hüküm vardır. Oysa ki özellikle 15 Temmuz 2016 tarihinden sonraki bütün adli ve idari soruşturmalarda, TMBB rapor ve belgelerinde suç ve eylem isnadını 1970 lerden başlatılmaktadır.

Bir kişinin aynı eylem nedeniyle birden fazla yargılanamayacağı mutlak bir kuraldır. Dolayısıyla ‘1970 lerde kurulan ve giderek gelişen örgüt’ kurgusu mantıken ve hukuken boşa düşmektedir.

5.     Yol Ayırımı ve Cadı Avı Başlatılması

Hizmet Hareketi’nin en az yarım asırlık hizmet ve faaliyetlerini, Erdoğan, AKP ve hükümet çevreleri 2013 yılında Gezi Olayları ve bilhassa 17/25 Aralık yolsuzluk operasyonlarına kadar olağanüstü övgülerle destekliyorlardı. Bu tavrın tam aksi yönde birdenbire değişmesinin sebebini tam anlamak için özellikle bu iki olayın yakından irdelenmesi gerekir.

2013 yılı Mayıs ayında Taksim meydanının kenarında bulunan yeşil alana, tarihi topçu kışlasını aslına uygun yeniden inşa etmek bahanesiyle, alış-veriş merkezi (AVM) yapmaya kalkışınca halk karşı koydu. Üstelik tarihi, kültürel ve tabii mirası korumakla görevli kamu idaresi ve mahkeme yeşil alanın korunması yönünde karar vermelerine rağmen iktidar inşaat yapmakta ısrar edince, olaylar büyüdü. Aktivistler oturma eylemleri başlattılar, hatta çadır kurup gece-gündüz nöbet tutmaya başladılar[19]. İş makinaları çadırları kaldırmak ve aktivistleri dağıtmak maksadıyla parka girdi, karşı koyanlara polis orantısız güç kullandı. Başbakan Erdoğan yatıştırıcı ve uzlaştırıcı tavır ve aktivistleri dinlemek, çözüm üretmek yerine gerilimi tırmandırıcı söylem ve politikaları tercih etti. Olaylar kısa sürede bütün ülkeye sıçradı ve yayıldı. İstanbul’da küçük bir yeşil alanı korumak için başlayan eylemler bütün Türkiye’de hükümeti protesto gösterilerine dönüştü. Sosyal medya üzerinden örgütlenme, tencere-tava eylemleri, duran adam eylemleri, adalet yürüyüşü, kırmızılı kadın gibi sembolleşen eylemler ve protesto yöntemleri gelişti[20].

Aynı yıl Aralık ayında Türkiye’de büyük çaplı yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarıyla sarsıldı. Sonradan ‘17/25 Aralık Operasyonları’ unvanıyla ünlenen soruşturmalarda hükümete yakın pek çok isimlerin haricinde kabineden dört bakan ve bazı hükümet yetkililerinin, yakınlarının, oğullarının adları geçiyordu. İran asıllı Reza Zarrab isimli iş adamı vasıtasıyla uluslararası kara para aklama, altın kaçakçılığı, silah kaçakçılığı, İran’a yönelik Birleşmiş Milletler ambargosunun delinmesi, Suriye’de çatışan gruplara silah satışı, Afrika’da yasa dışı örgütlere silah satışı, ihalelerde ve kamu hizmetlerinde büyük miktarlarda rüşvet alımı ve yolsuzluk yapılması gibi oldukça vahim ve kapsamlı iddialar basına yansıdı[21]. Soruşturmalarda da en çok yolsuzluk ve rüşvetin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda döndüğü belirtiliyordu. Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar bir TV haber programına canlı bağlanarak, istifa ettiğini duyurdu. Ayrıca bütün yapılanlardan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın da haberinin olduğunu belirterek O’nun da istifa etmesi gerektiğini belirtti[22].

Erdoğan ise bunun kendine karşı yapılan bir ‘yargı darbesi’ olduğu iddiasıyla[23] büyük bir karalama kampanyası başlattı. Bizzat Başbakan cadı avı yapacaklarını söyledi[24]. Bu safhadan sonra Parlamentoda çoğunluk elinde olduğundan akıl almaz değişiklikleri gerçekleştirdi. Örneğin ‘soruşturmanın gizliliği’ kuralı mevzuat değişikliği ile kaldırıldı, cumhuriyet savcılarının bir soruşturmaya başladıklarında bunu mülki amire bildirme zorunluluğu getirildi[25]. Süreçte 17/25 soruşturmalarında görev alan bütün güvenlik görevlileri, hakimler, savcılar ve memurlar ihraç edildi ve terör örgütü üyesi olmakla suçlanıp hapsedildi.

Diğer taraftan Reza Zarrab ile Halk Bankası’nın eski genel müdür yardımcısı Hakan Atilla[26] hakkında ABD de, İran’a yönelik ambargonun delinmesi, kara para aklama, banka dolandırıcılığı dahil pek çok suçlama ve iddialarla yargılama yapıldı. Zarrab kendisine isnat edilen 7 suçlamayı da kabul edip savcılıkla iş birliğine gitti[27]. Soruşturmada görev alan FBI görevlilerine başarılarından ötürü ödül verildi. Görevliler Erdoğan veya adamları tarafından tehdit edildiklerini söylediler[28]. Neticede 17/25 Aralık soruşturmalarının gerçekliği Türkiye’den bağımsız ABD yargısı tarafından teyit edilmiş oldu.

6.     15 Temmuz 2016 Darbe Teşebbüsü

6.1. Darbe Teşebbüsü Öncesi Tarafların Durumu

Önemli bir konu da 15 Temmuz 2016 arifesinde çatışan tarafların durumunun göz önünde bulundurulmasıdır.

Erdoğan Gezi Olayları sırasında, yüz kadar sarhoş ve üzerleri çıplak göstericinin, başörtülü bir yakınının üzerine işediklerini iddia etti[29]. Sonradan kamera kayıtlarından bunun gerçek dışı olduğu anlaşıldı[30]. Yine göstericilerin Dolmabahçe Camii’ne ayakkabılarıyla girip içerde içki içtiklerini iddia etti ve görüntüleri basınla paylaşacaklarını belirtti[31]. Ancak bu iddianın da gerçek dışı olduğu anlaşıldı, hatta basılmış bira kutusuna ilişkin görüntünün de cami boşaltıldıktan sonra, ertesi günü alındığı ileri sürüldü[32]. Erdoğan’ın vaat ettiği içki içildiğine dair görüntüler bir türlü basına ve kamuoyuna sunulmadı, fakat olay sırasında orada bulunan ve “ben din adamıyım, yalan söyleyemem, içki içildiğini görmedim” diyen müezzin sürüldü[33].

31/05/2010 gece yarısı İsrail ordusu uluslararası sulardaki insani yardım malzemesi taşıyan Mavi Marmara gemisine saldırdı ve 10 kişi şehit oldu[34]. Fethullah Gülen İsrail’le uzlaşma yolunu salıklamış ve böyle bir hareket için otoriteden izin almanın lüzumunu açıklamıştı[35]. Erdoğan ise 17/07/2014 de Gülen’in bu açıklamasını eleştirerek “otorite bizsek, biz zaten izni verdik” dedi. Fakat yaklaşık iki yıl sonra 29/06/2016 da ise “böyle bir insani yardımı götürmek için günün başbakanına mı sordunuz?” dedi[36].

İzmir’in Urla ilçesinde birinci dereceden SİT alanı üzerine yapılan kaçak villalara inşaatı soruşturmasında villaların Erdoğan ailesine ait olduğu iddia edildi, ses kayıtları internete düştü. Erdoğan inşaat alanının 35 yıllık eski bir yerleşim alanı olduğunu söyledi[37]. Ancak Google Earth programı üzerindeki basit bir araştırmayla bile villaların iki yıllık olduğu ortaya çıktı[38]. Villalar hakkında işlem yapan mahkeme heyeti, görev süreleri dolmadan ve istekleri de olmadığı halde tayin edildiler[39]. Erdoğan’ın benzer şekilde Çatalca’da ve Bodrum’da da villalarının olduğu iddia edildi[40].

24/11/2015 de Suriye’de iki Rus uçağı Türk Hava Kuvvetleri tarafından sınır ihlali yaptıkları gerekçesiyle düşürüldü. Başbakan Erdoğan düşürülmesi emrini kendisinin verdiğini söyledi. Fakat iki yıl sonra olayın Türk pilotların hatasından kaynaklandığını iddia etti[41].

Bütün bunların hepsini aşkın, darbe girişimi arifesindeki üç konu ise, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı olabilmek için Yüksek Seçim Kurulu’nu sunduğu üniversite diplomasının sahte olduğu iddiası[42], yukarıda bahsi geçen ABD deki Reza Zarrab yargılaması ve Rusya’nın BM Güvenlik Konseyi’ne ‘Türkiye’nin, Suriye’deki yasa dışı örgütlere yüklü miktarda silah ve mühimmat sağladığı, ayrıca 2 milyon dolarlık kimyasal madde gönderdiği, IŞİD’in ana silah ve askeri teknoloji tedarikçisi olduğu’ iddiasına ilişkin dosya sunmasıdır[43].

Üstüne üstlük, Erdoğan’ın Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde (UCM) yargılanmasının usulü ve yöntemi tartışılmaktaydı[44]. Suriye’li Kürt liderlerden Salih Müslim 06/07/2016 da yayınlanan röportajında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın UCM de yargılanmasına neden olacak bütün belgeler ABD ve Rusya’nın elinde” olduğunu açıkladı[45].

Erdoğan ve hükümetin bu pozisyonuna karşılık Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet Hareketi yukarıda kısmen ve kısaca özetlenen bütün dünya üzerindeki imrendirici ve iftihar vesilesi faaliyetlerine devam ediyordu.

15 Temmuz darbe teşebbüsünün hemen arifesinde yapılan 14. Dil ve Kültür Festivali Mayıs-Haziran aylarında 33 ayrı başkentte düzenlendi, 160 ülkeden 2.500 yarışmacı katıldı[46].  Festivalde slogan veya tema olarak “Colours of the World / Dünyanın Renkleri” mottosu kullanıldı[47]. Birleşmiş Milletler Genel Kurul Salonu[48], Avrupa Konseyi binası[49] başta olmak üzere pek çok yerde ülkelerin en itibarlı önemli mekânlarında gösteri sergilediler.  Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-moon[50], USA Başkanı Barack Obama[51], Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande[52], Belçika Başbakanı Charles Michel[53] gibi devlet adamları ve liderler övgülerle destek verdiler ve himaye ettiler. Belçika’nın başkenti Brüksel merkez tren istasyonunda, dünyanın bütün renklerinden müteşekkil çocuklar, barış ve birlikte yaşama kültürü adına, sembolik olarak çok büyük anlam ifade eden bir gösteri sergilediler[54]. Birkaç ay önce aynı tren istasyonu ve havaalanında canlı bomba eylemiyle 34 masum ve sivil kişi hayatını kaybetmiş, iki yüze yakın kişi yaralanmıştı[55]. Hiç şüphesiz verilen mesaj çok anlamlıdır. Dünyanın Renkleri, Belçika Dışişleri Bakanı Didier Reynders’in misafiri oldu, Dışişleri Konutu olarak kullanılan tarihi Egmont Sarayı’nda kahvaltı yaptılar[56]. Eurovision 2016 birincisi Jamala da Türkçe Olimpiyatları’na katılarak birincilik şarkısını seslendirdi[57]. Kuşkusuz bu çaptaki bir başarı, itibar ve şeref yazılı tarihte hiçbir insana ve topluluğa nasip olmamıştır. Fethullah Gülen ve Hizmet Hareketi 15 Temmuz’a bu durum ve şartlarla giriyordu.

6.2. Darbe Teşebbüsü ve Tarafların Tepkileri

Türkiye 15 Temmuz 2016 akşam saatlerinde İstanbul Boğaziçi Köprüsü’nün sadece bir yönü askerlerce trafiğe kapatılarak darbe teşebbüsünde bulunulduğu haberleriyle sarsıldı. Devletin başkenti Ankara’ydı ve ülke daha önce pek çok darbe tecrübesi yaşamış, hiçbiri İstanbul’da başlatılmamıştı. Tuhaflıklar bununla da sınırlı değildi. Olaylar gerçek bir darbe teşebbüsünden çok bir tiyatro gösterisini andırıyordu. Nitekim dünya liderlerinden bu yönde açıklama yapanlar oldu. Yer darlığı nedeniyle buruya sıralamamız imkânsız olan pek çok tutarsızlığı ve çelişkiyi ulusal ve/veya uluslararası pek çok gazeteci, araştırmacı, uzman, devlet adamı, istihbaratçı, siyasetçi, asker dile getirdi, ortaya koydu.

Erdoğan daha olaylar devam ederken, İstanbul Atatürk Havalimanı’nda yaptığı açıklamada darbe girişiminin, Hizmet Hareketi’ni kastederek, Paralel Devlet Yapılanmasının bir teşebbüsü olduğunu açıkladı. ‘Bunları ordudan temizleyebilmek için Allah’ın kendilerine bir lütfu olduğunu, bu yapının silahlı terör örgütü olduğunun da böylelikle açığa çıktığını’ söyledi[58]. Halbuki daha herhangi bir soruşturmanın sonuçlanacağı veya bir kanaat oluşacak zaman dahi geçmediği gibi, Ankara’da uçaklar hala şehir üzerinde uçuyordu. Üstelik sonraki günlerde Erdoğan, darbe teşebbüsümü ilk önce saat kaçta, nasıl ve kimden öğrendiğine dair birbiriyle çelişen tam 5 ayrı beyanda bulunacaktı[59].

Fethullah Gülen ise, darbe teşebbüsünden saatler sonra gazetecilerle röportajında, yaşananların gerçek bir darbeden çok, Erdoğan’ın muhaliflerini kolayca tasfiye edebilmesi için hazırlanmış bir filme ve senaryoya benzediğini açıkladı. Uluslararası bir organizasyonun konuyu tahkike almasını teklif etti, çıkacak sonuca yalan bile olsa razı olacağını belirtti[60]. Bir yıl sonra aynı teklifini tekrarladı ve ayrıca “Bu darbe tiyatrosunda yer alanların içinde Hizmet’e sempati duyan birileri olup olmadığını bilmiyoruz. Bunların arasında Hizmet’e sempati duyanlar varsa Hizmet’in temel değerlerine ihanet etmiş demektir” açıklaması yaptı[61].

Erdoğan veya hükümet, üç yıl geçmesine rağmen, 15 Temmuz için uluslararası komisyon teklifine de bugüne değin cevap vermiş değil.

7.     Sonuç ve Teklifler

Demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerine istinat etmiş devlet düzeni, halihazırda insanlığın ulaşabildiği en mükemmel sistemdir. Hiç şüphesiz bu sistem daha ileri gidecek ve geliştirilecektir. Nitekim günümüzde, temel insan hakları ve özgürlüklerinin korunmasının, devletlerin hükümranlık haklarının önüne geçtiği artık ittifakla kabul gören bir anlayıştır.

Diğer taraftan küreselleşen dünyada artık bir yerdeki kargaşa ve hukuksuzluk lokal olmaktan çıkmakta ve bütün dünyayı etkilemektedir.

Erdoğan ve rejiminin son üç yıldır özellikle Hizmet Hareketi mensuplarına yönelik uyguladığı hak ihlalleri soykırım boyutuna ulaşmıştır.

İnsan hakları aleyhine Türkiye’de oluşan girdabın, önü alınmazsa bütün dünyayı yutacak bir karadeliğe dönüşmesi kaçınılmazdır.

İkinci dünya savaşında yaşanan hak ihlalleri, acılar, gözyaşları, kan seylapları üzerine, insanlığın şerefini, haklarını, özgürlüklerini korumak ve geliştirmek üzere kurulan Birleşmiş Milletlerin mercileri ve makamları, Türkiye’deki insan hakları ihlalleri konusunda daha fazla inisiyatif almalıdırlar.

 

 

 

[1] https://fgulen.com/tr/fethullah-gulen-kimdir/gulen-hakkinda/aydinlarin-gozuyle-fethullah-gulen-hocaefendi/45275-donald-daniel

https://fgulen.com/tr/turk-basininda-fethullah-gulen/fethullah-gulen-hakkinda-kose-yazilari/2010-kose-yazilari/18514-Dr-Iman-Kandil-Turkiyede-Sahabe-Ruhunun-Ihyasi

[2] http://www.shaber3.com/afrikada-kimse-yok-mu-araciligiyla-1000-okul-acacak-haberi/1108848/

[3] https://www.haberler.com/kimse-yok-mu-nun-selsebil-kuyulari-3-bini-gecti-7965759-haberi/

[4] http://www.yenicaggazetesi.com.tr/erdoganin-kimse-yok-mu-dernegine-destek-goruntuleri-ortaya-cikti-451v.htm

[5] https://www.haberler.com/tuskon-un-ticaret-koprulerinden-30-milyar-dolar-5555077-haberi/

[6] http://www.bankasya.com.tr/docs/pdf/2015_1_donem_solo.pdf

[7] https://media.turuz.com/her_konu-2019-6/5879-Bir_Portre_Denemesi-M.Fethullah_Gulen-Ali_Unal-1993-223s.pdf

[8] https://books.google.de/books?id=Xva_CwAAQBAJ&pg=PT251&lpg=PT251&dq=fethullah+g%C3%BClen+gazeteciler+ve+yazarlar+vakf%C4%B1nda+konu%C5%9Ftu&source=bl&ots=1gqHkwktIQ&sig=uRX9iBtnmvo2i8zcMBjMgumXvCY&hl=tr&sa=X&ved=2ahUKEwjQ5OGo4vfdAhVvoosKHaRBDfQ4ChDoATADegQIBhAB

[9] https://www.youtube.com/watch?v=ynuQUKinW-0

[10] http://www.hurriyet.com.tr/gundem/musluman-terorist-terorist-musluman-olamaz-63617

[11] https://fgulen.com/tr/fethullah-gulenin-kursu-akademi-yazilari/fethullah-gulen-2001-kursuleri/11901-Fethullah-Gulen-Musluman-Terorist-Olamaz

[12] https://fgulen.com/tr/fethullah-gulen-kimdir/fethullah-gulenin-gorusleri/18889-Fethullah-Gulen-Insan-Haklari

[13] https://fgulen.com/tr/fethullah-gulen-kimdir/fethullah-gulenin-gorusleri/223-Fethullah-Gulen-Ataturk-ve-Cumhuriyet-

[14] https://fgulen.com/tr/fethullah-gulen-kimdir/fethullah-gulenin-gorusleri/222-Fethullah-Gulen-Laiklik

[15] https://fgulen.com/tr/fethullah-gulen-kimdir/fethullah-gulenin-gorusleri/227-Fethullah-Gulen-Devlet-ve-Seriat

[16] https://fgulen.com/tr/fethullah-gulen-kimdir/fethullah-gulenin-gorusleri/221-Fethullah-Gulen-Demokrasi

[17] https://fgulen.com/tr/fethullah-gulen-kimdir/fethullah-gulenin-gorusleri/3630-Fethullah-Gulen-Siyaset

[18] https://fgulen.com/tr/fethullah-gulen-kimdir/fethullah-gulenin-gorusleri/225-Fethullah-Gulen-Cihad-ve-Teror

[19] https://tr.wikipedia.org/wiki/Gezi_Park%C4%B1_protestolar%C4%B1

[20] https://www.keele.ac.uk/journal-globalfaultlines/publications/geziReflections.pdf

[21] https://tr.wikipedia.org/wiki/17_Aral%C4%B1k_yolsuzluk_ve_r%C3%BC%C5%9Fvet_soru%C5%9Fturmas%C4%B1

[22] https://www.youtube.com/watch?v=jreStP2jmOI

https://www.birgun.net/haber-detay/her-seyi-basbakan-in-emri-ve-bilgisiyle-yaptik-72741.html

[23] http://www.haber7.com/siyaset/haber/1108231-erdogan-kula-kulluk-olmaz-allaha-kul-olun

[24] http://www.aljazeera.com.tr/haber/erdogan-bu-cadi-avini-yapacagiz

http://t24.com.tr/haber/erdogan-cadi-aviysa-biz-bu-cadi-avini-yapacagiz-bunu-da-bilin,258112

[25] http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2013/12/20131221.pdf

[26] https://bianet.org/bianet/kriz/197220-hakan-atilla-ya-32-ay-hapis-cezasi-verildi

[27] http://www.haber7.com/dis-politika/haber/2515349-riza-sarraf-davasinda-juri-kararini-verdi/?detay=1

[28] http://bianet.org/bianet/kriz/200295-sarraf-i-yakalayan-fbi-ajanlarina-odul-toreni-erdogan-yonetimi-ajanlari-tehdit-etti?bia_source=rss

[29] http://www.cumhuriyet.com.tr/video/video/227773/Erdogan__Kabatas_yalani_ni_devam_ettirdi.html

[30] https://onedio.com/haber/polisin-kabatas-raporu-ustu-ciplak-kimse-yok-amirim–467499

http://t24.com.tr/haber/kabatasta-yalan-kesin-rivayet-muhtelif-iste-emniyetten-elif-cakira-zehra-gelin-metinleri,290216

[31] https://www.youtube.com/watch?v=rP6W_h8xbDc

[32] https://www.youtube.com/watch?v=j9cvCUubGKk

[33] http://t24.com.tr/haber/camide-icki-ictiler-iddiasini-yalanlayan-muezzin-tesekkur-beklerken-tenzil-edildim,277963

[34] https://www.timeturk.com/5-yil-once-mavi-marmara-da-ne-oldu/haber-108512

[35] https://www.ntv.com.tr/dunya/fethullah-gulen-israilden-izin-almaliydilar,kIC_HTknIEavwlzh-VOxdg

[36] https://www.youtube.com/watch?v=9OX8IsUsNKQ

[37] https://www.youtube.com/watch?v=mBDkEqq5ouM

[38] https://www.birgun.net/haber-detay/google-earth-in-gordugu-erdogan-in-urla-villalarini-savcilik-goremedi-73091.html

[39] https://www.youtube.com/watch?v=ZlAd81QZR_s

[40] https://www.ulusal.com.tr/gundem/iste-erdogan-ailesinin-catalca-villalari-h21546.html

[41] https://www.youtube.com/watch?v=vi23YRtS6_E

https://www.youtube.com/watch?v=sH07zjhHd8U

[42] https://odatv.com/erdoganin-diplomasi-sahte-diyorum-niye-beni-mahkemeye-vermiyor-0406151200.html

https://www.youtube.com/watch?v=9dPj0o9PAJY

https://www.abcgazetesi.com/arsiv/firat-belgelerle-anlatti-tayyip-erdoganin-diplomasi-yoktur/haber-18161

 

[43] https://odatv.com/rusya-turkiye-isid-belgelerini-bmye-sundu-0104161200.html

[44] https://m.bianet.org/bianet/siyaset/174199-cumhurbaskani-erdogan-ve-uluslararasi-ceza-mahkemesi

[45] http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/dunya/563380/Salih_Muslim__Erdogan_i_UCM_de_yargilatacak_belgeler_ABD_ve_Rusya_da.html

[46] http://www.shaber3.com/160-ulkeden-2-500-ogrenci-costuracak-haberi/1256967/

[47] https://i.ytimg.com/an_webp/sBJQ93uiMB4/mqdefault_6s.webp?du=3000&sqp=CMrQ0t0F&rs=AOn4CLDga6yXyLL1-SEKP7QGcLsSsOG60A

[48] https://www.youtube.com/watch?v=qkQMXTDfHpg

[49] https://www.youtube.com/watch?v=Ph7blwY1qYI

[50] https://www.youtube.com/watch?v=epTFVNEJERQ

[51] https://www.youtube.com/watch?v=3paNjUg4FVU

[52] http://www.bagimsizgazete.com/fransa-cumhurbaskani-hollandeden-turkce-olimpiyatlarina-mesaj/

[53] https://i.ytimg.com/an_webp/cK5IMuXLyNk/mqdefault_6s.webp?du=3000&sqp=CK_G0t0F&rs=AOn4CLCX595CefK3f7jLHgMMRom52Pf2AQ

[54] http://arsiv.yenihayatgazetesi.com/19508-19508

[55] http://www.milliyet.com.tr/bruksel-havalimaninda-patlama/dunya/detay/2213893/default.htm

[56] https://www.youtube.com/watch?v=pR_SOT1gW4w

[57] http://www.shaber3.com/eurovision-1-si-jamala-surpriz-yapti-haberi/1258076/

[58] https://www.youtube.com/watch?v=lO-3i5OduwI

[59] http://www.tr724.com/bunlari-da-ortaya-cikarsana-selvi/

[60] https://www.youtube.com/watch?v=ynuQUKinW-0

[61] http://www.tr724.com/fethullah-gulen-15-temmuz-erdogan-avanesi-tarafindan-kurgulanmis-haince-bir-senaryoydu/

Daha Fazla Göster
Başa dön tuşu